Birisi kripto para dediğinde, çoğu insanın aklına doğrudan Bitcoin gelir. Evet, BTC ilk kripto paradır, ancak bu sadece bütünün bir parçasıdır.
Muhtemelen Litecoin ve Ethereum gibi daha popüler alternatif türleri duymuşsunuzdur. Bitcoin hâlâ amiral gemisi kripto para birimi olarak tanımlansa da, geleneksel finans sistemini değiştirmeyi amaçlayan birçok yeni proje piyasaya çıkmıştır.
Genel olarak, kripto paralar giderek daha fazla tanınan bir ödeme biçimi hâline geliyor. Ancak bu alana girip kripto para satın almak isteyen herkesin, kripto paraların ne olduğunu, kullanım risklerini ve yatırımlarını nasıl koruyacaklarını iyi araştırmaları tavsiye edilir.
Başlamadan önce “kripto para” terimini açıklayalım.
Kripto para, temelinde şifreleme algoritmaları kullanılarak oluşturulan dijital bir para biçimidir. Yani hem bir para birimi hem de sanal bir muhasebe sistemidir.
Kripto paraların ayırt edici özelliği, genellikle merkezi bir otorite tarafından ihraç edilmemeleridir. Bu da teorik olarak onları devlet müdahalesine veya manipülasyonuna karşı dirençli hâle getirir.
Kripto paralar, herhangi bir yerden, herhangi bir kişiye ödeme gönderme ve alma imkânı sunan eşler arası (peer-to-peer) sistemlerdir. Fiziksel bir para yerine, kripto para ödemeleri yalnızca çevrimiçi bir veritabanında dijital kayıtlar olarak mevcuttur. Para transferi yapıldığında, işlemler halka açık bir deftere kaydedilir. Kripto paralar dijital cüzdanlarda saklanır.
Amerikalı kriptograf David Chaum, “ecash” adını verdiği şifrelenmiş bir elektronik para türü fikrini ortaya koydu. Bu fikri, 1995 yılında kriptografik elektronik ödeme sistemlerinden biri olan Digicash ile hayata geçirdi.
Digicash, kullanıcıların bankadan özel yazılım aracılığıyla not (para) çekmesini ve alıcıya göndermeden önce belirli şifreli anahtarları tanımlamasını gerektiriyordu. Bu, dijital paranın üçüncü taraflarca izlenemez olmasını sağlıyordu.
Bilgisayar mühendisi Wei Dai, “b-money” adını verdiği anonim ve dağıtılmış bir elektronik para sistemini tanıttı. Kısa süre sonra Nick Szabo da “bit gold” adlı benzer bir konseptten söz etti. Bitcoin ve onu takip eden diğer kripto paralara benzer şekilde bit gold, kullanıcıların işlemleri kriptografik olarak doğrulayıp yayımlamak için iş kanıtı (proof-of-work) yapmalarını gerektiren bir elektronik para sistemi olarak tanımlandı. (Not: Bu, altın destekli BitGold borsasıyla karıştırılmamalıdır.)
Ocak 2009’da, Satoshi Nakamoto takma adını kullanan bir geliştirici Bitcoin’i yarattı. Bitcoin, SHA-256 adlı kriptografik hash fonksiyonunu kullanan bir iş kanıtı (proof-of-work) mekanizması üzerine inşa edilmiştir.
Bitcoin’in ilk büyük fiyat sıçraması, 2010 yazında gerçekleşti. İlkbaharda birkaç kuruş olan fiyat, Temmuz ayında 0,09 dolara yükseldi. O dönemde sadece niş teknoloji uzmanları ve finans meraklıları Bitcoin hakkında bilgi sahibiydi. Ekim 2010 itibarıyla fiyat yaklaşık 0,10 dolardı.
Nisan 2011’de, merkezi olmayan bir DNS sistemi oluşturma girişimi olan “Namecoin” piyasaya sürüldü. Aynı yılın Ekim ayında, SHA-256 yerine scrypt algoritmasını kullanan Litecoin piyasaya çıktı. Ağustos 2012’de ise Peercoin tanıtıldı; bu coin, iş kanıtı (PoW) ve hisse kanıtı (PoS) sistemlerinin hibrit bir modelini kullandı.
Nisan 2011’de BTC ilk kez 1 dolar seviyesini aştı ve ilk küçük boğa döngüsüne girdi. Önümüzdeki üç ay içinde yaklaşık %3.000 değer kazandı ve Haziran 2011’de 29-32 dolar aralığında zirve yaptı (kaynağa göre değişebilir). Ancak Kasım 2011’de fiyat yeniden 2 dolar seviyesine düştü.
2013 yılına 13 doların biraz üzerinde başlayan Bitcoin, yılın ilk çeyreğinde 30 dolar seviyelerine ulaştı ve Mart sonunda hızla yükseldi. 1 Nisan’da 100 doları aştı. Reddit forumları, bu yeni varlık sınıfının neden değerli olabileceğini tartışan teknoloji meraklılarının ve profesyonellerin merkezi hâline geldi.
Kasım 2013’te, e-ticaret dünyasından bir grup insan sayesinde Bitcoin 1.000 doları aştı. Ancak Aralık ayında fiyat dramatik biçimde düşerek yaklaşık 530 dolara geriledi.
Kasım 2013’te Vitalik Buterin, Ethereum kavramını açıklayan teknik dokümanı yayımladı.
Buterin’in öncülüğünde başlayan bu proje, zamanla Gavin Wood, Charles Hoskinson, Amir Chetrit, Anthony Di Iorio, Jeffrey Wilke, Joseph Lubin ve Mihai Alisie gibi isimlerin katılımıyla şekillendi. Bu kişiler Ethereum’un kurucu ortakları olarak kabul edilir.
2014’ün başlarında, Buterin Ethereum fikrini bir Bitcoin konferansında kamuoyuna tanıttı. Aynı yıl, projenin geliştirilmesi için bir ilk coin arzı (ICO) düzenlendi. Bitcoin karşılığında milyonlarca dolarlık ETH satıldı. 22 Temmuz – 2 Eylül 2014 tarihleri arasında 18 milyon dolardan fazla ETH satışı gerçekleşti.
2014’teki uzun kripto kışı, Mt. Gox borsasının hacklenmesiyle başladı. Şubat ayının başlarında tüm BTC çekim işlemleri durduruldu. Ardından borsa ticareti tamamen durdurdu ve Japonya ile ABD’de iflas başvurusunda bulundu.
Bitcoin’e yönelik genel piyasa algısı oldukça negatife döndü. Ancak Ağustos 2015’te uzun vadeli bir yükseliş trendi başladı ve güçlü bir boğa piyasasıyla birlikte BTC, Ocak 2017’de yeniden 1.000 dolar seviyesine ulaştı.
ETH tokenları 2014’te satın alınabilse de Ethereum blokzinciri 30 Temmuz 2015’e kadar aktif edilmedi. Bu da, ETH alan kişilerin coinlerini kullanabilmek için blokzincirin açılmasını beklemeleri gerektiği anlamına geliyordu.
Ocak 2015’te Bitcoin yaklaşık 170 dolar seviyelerine kadar gerilemişti.
Ocak 2017’de 1.000 dolara toparlanan Bitcoin, yıl sonuna kadar yükselişine devam etti ve 20.000 dolara ulaştı.
Ancak önceki zirve olan 1.000 dolarda olduğu gibi, BTC bu seviyede uzun süre kalamadı ve sadece birkaç ay içinde değerinin %60’ından fazlasını kaybetti.
2018 yılına “kripto kışı” adı verildi. Çünkü BTC fiyatı düşmeye devam etti ve Aralık 2018’de yaklaşık 3.200 dolar seviyelerine kadar geriledi.
Ayı piyasası havası 2020’ye kadar devam etti.
2021 yılında Bitcoin yalnızca 20.000 dolar seviyesine geri dönmekle kalmadı, aynı zamanda Nisan 2021’de 63.000 doların üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
Kripto para biriminin piyasa değeri 1 trilyon doları aştıktan sonra 2021, Bitcoin için en büyük yıllardan biri olarak kabul edilse de, bu süreçte birçok zorlukla karşılaşıldı.
Nisan ayının ortasında yeni rekorlara ulaşmasının hemen ardından Bitcoin’de geri çekilme başladı ve sadece üç ay içinde fiyat 29.000 dolara kadar düştü.
2021’de yaşanan bu “mini” ayı piyasası, medyada yer bulan bir anlatıya göre, Bitcoin madenciliğinin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) sorunları taşıdığına yönelik eleştirilerin etkisiyle şekillendi.
Çin’in yerel madencilik çiftliklerine yönelik ciddi bir baskı başlatmasına rağmen, bu ayı piyasası uzun sürmedi. Temmuz ayının sonlarına doğru yükseliş trendi geri döndü ve Bitcoin Kasım 2021’de 68.000 dolar ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
Bitcoin 70.000 doları aşmayı başaramadı ve 2021 yılının sonlarına doğru yeniden düşüşe geçti. Kasım 2021’den itibaren Bitcoin, 2022’de tarihindeki en büyük çöküşlerden birini yaşayacağı bir ayı piyasasına girdi.
Haziran ayında Bitcoin, 2020’den bu yana ilk kez 20.000 doların altına düşerek piyasada aşırı korku ortamı yarattı.
El Salvador, Başkan Nayib Bukele tarafından sunulan yasa tasarısının Meclis tarafından büyük çoğunlukla kabul edilmesinin ardından, Bitcoin’i yasal para birimi olarak kabul eden ilk ülke oldu.
Ağustos 2021’de, Küba da 215 sayılı kararnameyle Bitcoin gibi kripto paraları tanıyarak düzenlemeye başladı.
Eylül 2021’de ise Çin hükümeti tüm kripto para işlemlerini yasakladı. Bu adım, ülkede daha önce madencilere ve aracılara yönelik başlayan baskının son halkası oldu.
15 Eylül 2022 tarihinde, o dönemde dünyanın en büyük ikinci kripto parası olan Ethereum, “The Merge” olarak adlandırılan yükseltmeyle birlikte konsensüs mekanizmasını iş kanıtı (Proof of Work – PoW) sisteminden hisse kanıtı (Proof of Stake – PoS) sistemine geçirdi. Bu geçişle birlikte Ethereum ağının enerji tüketiminin ve karbon salımının %99,9 oranında düşmesi hedeflendi.
Bitcoin (BTC), saklanabilen, takas edilebilen ve ödemelerde kullanılabilen dijital bir para türüdür.
Bu kripto para, 2008 yılında Satoshi Nakamoto takma adını kullanan anonim bir kişi veya grup tarafından icat edildi. 2009 yılında ise açık kaynaklı yazılım olarak piyasaya sürüldü.
Bitcoin’i euro, ABD doları veya Japon yeni gibi ulusal paralardan ayıran en önemli özellik, merkeziyetsiz yapısı ve işleyiş modelidir.
Merkezi ‘fiat’ paralarda, para birimi merkez bankaları tarafından basılır ve vatandaşlar ülkelerinin para birimini kullanmak zorundadır. Nakit hariç işlemler genellikle bankalar ve ödeme sistemleri gibi aracılar üzerinden gerçekleştirilir.
Kripto para işlemleri ise ağ üzerindeki düğümler tarafından kriptografi yoluyla doğrulanır ve blok zinciri (blockchain) adı verilen dağıtılmış, herkese açık bir deftere kaydedilir.
Blok zinciri, bloklar adı verilen birimlerden oluşan bağlantılı bir veri dizisidir. Her blok, alıcı ve satıcı bilgileri, işlem zamanı ve tarihi, toplam değer ve her transfer için benzersiz bir tanımlayıcı gibi işlemle ilgili bilgileri içerir.
Kayıtlar kronolojik olarak birbirine bağlanır ve sayı dizisi şeklinde blok zinciri oluşturur. Bir blok, zincire eklendiğinde, herkesin görebileceği şekilde yayımlanır ve böylece Bitcoin işlemleri için herkese açık bir kayıt görevi görür.
Altcoin, Bitcoin dışındaki tüm kripto para birimlerine verilen genel isimdir.
Altcoinlerin büyük çoğunluğu, çoğu zaman küçük değişikliklerle, Bitcoin’in çatallanmış (fork) versiyonlarıdır.
Birçok kişi, bu altcoinleri Bitcoin’den açık şekilde ayırt etmek için “shitcoin” (değersiz coin) terimini kullanır. Bu terim, 2019 yılında ABD Kongresi’nde bile dile getirilmiştir.
Altcoinler, genellikle bağlı oldukları veya rekabet ettikleri kripto para ve blokzincir sistemlerinin eksik ya da yetersiz görülen yönlerini geliştirmeyi amaçlarlar.
Daha önce de bahsedildiği gibi, ilk altcoin 2011 yılında Bitcoin ağı üzerinden çatallanarak oluşturulan Litecoin (LTC)’dir.
Ethereum ise başka bir altcoin örneğidir ancak Bitcoin ağından türetilmemiştir. Aksine, dünya çapında ölçeklenebilir blokzincir tabanlı bir sanal makineyi desteklemek amacıyla geliştirilmiştir.
Altcoinler farklı kategorilere ayrılır. İşte başlıca türleri ve kullanım amaçları:
İsminden de anlaşılacağı gibi, bu tokenlar ülkeler arası değer aktarımında bir para birimi gibi kullanılmak üzere tasarlanmıştır.
Bitcoin, bu kategoriye en iyi örnektir.
Kripto paraların işlem görmesi ve kullanımı, başlangıcından bu yana yüksek volatiliteyle (dalgalanma) anılmıştır.
Stabil coinler, bu dalgalanmayı azaltmak amacıyla değerlerini bir emtia sepetine sabitlerler. Bu sepet; fiat para birimleri, değerli metaller ya da diğer kripto paraları içerebilir. Bu rezerv, kripto paranın başarısız olması durumunda bir güvence olarak hizmet eder.
Stabil coinlerin fiyat dalgalanması çok dar bir aralıkta kalmalıdır.
Bilinen stabil coinler: Tether (USDT), MakerDAO (DAI), Binance USD (BUSD) ve USD Coin (USDC)
Bu tokenlar, menkul kıymet piyasalarında sunulan dijital varlıklardır.
Tokenizasyon; bir varlıktaki değerin dijital bir tokena dönüştürülmesidir ve yatırımcılara sunulur.
Her türlü varlık tokenlaştırılabilir. (örneğin gayrimenkul veya hisse senedi).
Bu tür tokenlar, SEC (ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu) gibi düzenleyici otoriteler tarafından denetlenir.
2021’de, Exodus, 75 milyon adi hisse senedini Algorand blokzinciri üzerinden token olarak sunarak SEC onaylı ilk token arzını gerçekleştirdi.
Bu gelişme, ABD merkezli bir şirketin ilk kez dijital varlık tabanlı menkul kıymet sunması açısından tarihi bir olaydır.
Utility Tokenlar, bir ağ içinde hizmet sunmak amacıyla kullanılır.
Örneğin; hizmet satın alma, ağ ücretlerini ödeme veya ödül talebi gibi işlevler görebilirler.
Filecoin (FIL), ağda depolama alanı satın almak ve bilgileri korumak için kullanılan bir utility tokendır.
Ethereum (ETH) da bu kategoriye girer; Ethereum blokzincirinde işlem ücretlerini ödemek için kullanılır.
Bu tür tokenlar borsalardan satın alınıp elde tutulabilir, ancak asıl işlevleri blokzincir ağını çalışır halde tutmaktır.
Adlarından da anlaşılacağı gibi, meme tokenlar klasik kripto paralara bir parodi olarak yaratılmıştır.
Genellikle kısa süreliğine ün kazanırlar ve bu popülarite genellikle influencerlar veya kısa vadeli kazanç arayan yatırımcılar sayesinde olur.
Nisan ve Mayıs 2021’de, bu tür altcoinlerin sert yükselişi “meme token sezonu” olarak adlandırıldı.
Bu dönemde yüzlerce meme coin, tamamen spekülasyonla büyük oranlarda değer kazandı.
Örnekler: Dogecoin (DOGE), Shiba Inu (SHIB)
Yönetim tokenları, sahiplerine blokzincir üzerinde belirli haklar tanır. Bu haklar arasında, protokolde yapılacak değişiklikler için oy kullanmak veya merkeziyetsiz otonom organizasyonların (DAO) karar alma süreçlerinde söz sahibi olmak gibi yetkiler bulunur.
Genellikle özel blokzincirlerde yer alırlar ve ağ içi kullanım için tasarlandıkları için teknik olarak birer hizmet (utility) tokenıdır. Ancak kullanım amaçları nedeniyle ayrı bir kategori olarak değerlendirilirler.
Kripto paralar, tıpkı hisse senetleri, emtialar veya menkul kıymetler gibi alınıp satılabilen varlıklardır. Fiyatları, piyasada o varlığı satın alma isteği (talep) ile satın alınabilir miktarı (arz) arasındaki dengeye göre belirlenir.
Eğer bir coine yönelik yüksek talep varsa fakat piyasada arz sınırlıysa, fiyat yükselir. Bazen gerçek değerinden bağımsız şekilde talep artabilir. Buna aşırı alım (overbuying) denir.
Tersine, yeterli sebep olmaksızın çok fazla satış yapılırsa buna da aşırı satış (overselling) denir.
Fiyat, arz ve talep ilişkisinden etkilenir.
Çoğu kripto paranın arzı, maksimum arz ile sınırlandırılmıştır.
Aşırı alım yapılan coinler genellikle pahalıdır.
Aşırı satışı yapılan coinler genellikle değeri düşmüş durumdadır.
Arz ve talep yasası, bir mal veya hizmetin arzı ile talebi arasındaki ilişkinin fiyat üzerindeki etkisini tanımlayan bir ekonomik teoridir. Bu teori, piyasa içinde takas edilebilen herhangi bir şeyin fiyatının nasıl dalgalandığını açıklar.
Eğer bir coin sınırlı arzdaysa veya talep fazlaysa, bu durum fiyatın artmasına yol açar. Satın almak isteyenler daha yüksek fiyat teklif etmeye başlar.
Tam tersi durumda, coin bol miktarda varsa ve talep düşükse, fiyat düşer.
Genel olarak arz ve talep yasası, talep arttıkça üreticilerin daha fazla arz sunacağı yönündedir. Ancak bu, kripto paralar için genellikle mümkün değildir. Bunun iki ana sebebi vardır:
Maksimum arzla sınırlandırılmışlardır.
Arzları kontrollü ve sınırlıdır (rationed).
Örneğin Bitcoin’in (BTC) toplam arzı 21 milyon adet ile sınırlıdır.
Peki biri protokolü değiştirip daha fazla coin üretmeye çalışamaz mı?
Cevap hayır. Dağıtılmış bir ağda, bir kişi sistemde suistimal yapmak isterse, bunu gerçekleştirebilmesi için elde edeceğinden çok daha fazla para harcaması gerekir. Bu yüzden sistem güvenlidir.
Piyasada listelenmiş 20.000’den fazla kripto para bulunuyor. Bu projelerden hangisinin gerçek, hangisinin dolandırıcılık olduğu sıkça sorulan bir sorudur. Çünkü kripto para piyasası, hisse senedi piyasalarının aksine yatırımcıları koruyacak kadar düzenlenmiş değildir.
Bu nedenle bir yatırımcının sahip olabileceği tek güvence, ilgilendiği projeyle ilgili kapsamlı araştırma (due diligence) yapmasıdır.
Genel olarak bir kripto para hakkında derinlemesine bilgiye sahip olan kişi, alım satımdan daha fazla kazanç elde etme şansına sahiptir.
Yatırım yapmadan önce herkesin kendine şu soruları sorması gerekir:
Proje hangi problemi çözmeyi hedefliyor?
Projenin arkasında kim var? Bu kişi(ler), bu problemi etkili şekilde çözebilecek bilgi ve deneyime sahip mi?
Projenin teknolojisi güvenli mi?
Bu sorular, kripto dünyasına yeni adım atan kişilere yol gösterici olabilir ve yatırım kararlarını daha bilinçli şekilde vermelerine yardımcı olur.
Bir projenin dikkat çekmeye değer olup olmadığını belirleyen faktörler, bu noktada devreye girer.
Bir projenin arkasındaki ekibin deneyimi ve güvenilirliği, o projenin başarısı ya da başarısızlığı üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.
Eğer ekip, yürütülen süreçlerde şeffaf değilse, bu durum ciddi bir endişe sebebidir (Bitcoin bu konuda istisnadır). Ekibin kripto dünyasındaki geçmiş deneyimlerine ve daha önce yer aldıkları projelere de dikkat etmelisiniz. Örneğin, bu onların ilk projesi mi, yoksa daha önce başarılı kripto projeleri geliştirdikleri sağlam bir geçmişleri var mı? Ayrıca ekip liderlerine de göz atmak faydalı olacaktır. Saygın yöneticilere sahip projeler ya da köklü şirketlerle ortaklık kurmuş olanlar, genellikle olumlu bir işarettir.
Bir coin ya da tokenın uzun vadeli değerini değerlendirmek isteyen yatırımcılar için en kritik bileşenlerden biri, projenin whitepaperı (teknik dökümanı) ve yol haritasıdır. Güçlü bir kripto projesi, iyi tanımlanmış bir whitepaper ve yol haritasına sahip olmalıdır.
Whitepaper, projenin teknik detaylarını açıklayan ve yatırımcıların projeyi teknik açıdan değerlendirmesine yardımcı olan bir belgedir. Yol haritası ise, projenin zaman içindeki büyüme ve gelişim planlarını gösterir.
Yol haritasında, projenin gelişim sürecine dair genel bir zaman çizelgesi görmek istersiniz. Eğer bir projenin net bir vizyonu yoksa ya da whitepaper ve roadmap sunmuyorsa, bu projenin gelecekte başarılı olma ihtimali konusunda ciddi şüpheler uyandırmalıdır.
Projenin hali hazırda yatırımcıları olup olmadığını ve kimler olduğunu öğrenin. Tanınmış yatırım firmaları ya da büyük bireysel yatırımcıların projeye yatırım yapmış olması olumlu bir işarettir. Bu durum, onların projeyi detaylıca incelediği ve uzun vadeli potansiyeline inandığı anlamına gelir.
Yalnızca kullanıcı sayısındaki artış değil, geliştirici aktivitesi de bir ağın değerini artıran önemli bir faktördür. Kripto projeleri genellikle açık kaynaklı olduğundan, geliştirici aktivitesi GitHub gibi platformlardaki yeni “commit” (kod katkısı) sayısından takip edilebilir.
Projenin internet sitesini ve sosyal medya kanallarını inceleyerek, projenin sosyal açıdan ne kadar aktif olduğunu, ekibi ve topluluğu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Projenin web sitesi kolay gezilebilir, işlevsel ve ekip, whitepaper ve roadmap hakkında açık bilgiler sunan bir yapıda olmalıdır.
Genellikle bir projeyi destekleyen topluluk, o kripto paranın potansiyelini belirlemede büyük rol oynar. Topluluğun büyüklüğü ve coşkusu, projenin ilk başarısında ve uzun vadede sürdürülebilirliğinde etkili olabilir. Ancak bir coini değerlendirirken bu faktörü dikkatli kullanmalısınız.
Zira bazen sadece “hype” (abartılı ilgi) yüzünden projeler olduğundan daha fazla değer kazanabilir ve bu da gerçek kullanım alanını ya da değerini gölgede bırakabilir. Bu yüzden yalnızca hypea bakarak bir coine yatırım yapmamalı, yukarıda bahsedilen tüm faktörleri dikkate almalısınız.
Bu değerlendirmeler her ne kadar öznel olsa da, asıl amacınız bir varlığın aşırı değerlenip değerlenmediği ya da düşük değerli olup olmadığı hakkında bir görüş oluşturmaktır.
Bu unsurları göz önünde bulundurmak, yatırım yapmayı düşündüğünüz coinleri seçerken size yol gösterecektir.
Temel bilgileri kavradıktan sonra, teknik göstergeleri ve ölçümleri kullanarak yatırım kararınızı daha da sağlamlaştırabilirsiniz.
Kripto para yatırımcılarının öğrenmesi gereken temel becerilerden biri, kripto token grafiklerini okuyup yorumlayabilmektir.
İlgilendiğiniz bir varlığı analiz etmek için kullanabileceğiniz birçok yöntem vardır. Ancak yatırımcıların en çok kullandığı iki temel strateji şunlardır:
Teknik analiz (TA – Technical Analysis)
Temel analiz (FA – Fundamental Analysis)
Teknik analiz, bir varlığın fiyat geçmişine ve işlem hacmine bakarak piyasa performansını inceleyen bir yöntemdir.
Bu sayede yatırımcı, piyasanın o varlığa nasıl yaklaştığını anlamaya çalışır. Örneğin:
Fiyat artıyor mu, düşüyor mu?
İnsanlar bu varlığa para yatırıyor mu, yoksa çıkıyor mu?
İşlem hacmi yüksek mi?
Bu tür sorulara teknik analizle yanıt bulunabilir.
Temel analiz, bir varlığın temel özelliklerine ve gerçek potansiyeline odaklanır. Daha geniş bir bakış açısı sunar.
Buna; kripto paranın finansal yapısı, kullanıcı topluluğu, gerçek dünya uygulamaları gibi faktörler dâhildir.
İlk bakışta teknik analiz karmaşık görünebilir, ancak gözünüzü korkutmasın.
TA, piyasadaki verileri ve çeşitli teknik göstergeleri kullanarak yatırımcılara uygun işlem fırsatlarını belirlemede rehberlik eder.
Kripto para platformlarında, tüm büyük kripto paralar için fiyat grafiklerini ve detaylı bilgileri görebilirsiniz.
Bu grafikler genellikle USD/kripto para paritesinde varsayılan olarak gösterilir.
Grafiklerde takip etmeniz gereken temel göstergeler şunlardır:
Her çubuk, ilgili zaman diliminde gerçekleşen işlem hacmini gösterir.
Uzun çubuklar daha fazla işlem hacmini temsil eder.
Genellikle yeşil çubuk fiyat artışını, kırmızı çubuk ise fiyat düşüşünü gösterir (renkler isteğe göre değiştirilebilir).
Mum, grafiklerdeki en önemli fiyat göstergesidir.
Her mum, belirli bir zaman aralığındaki fiyat hareketini temsil eder (örneğin 30 dakika).
Bir mum iki bölümden oluşur:
Gövde (Body): Açılış ve kapanış fiyatını gösterir.
Fitil (Wick): En yüksek ve en düşük fiyat seviyelerini gösterir.
Genel olarak:
Yeşil mum: Fiyat yükselmiş demektir.
Kırmızı mum: Fiyat düşmüş demektir.
Kripto para işlemleri, yüksek volatiliteye (dalgalanma) sahip olduğu için doğal olarak risklidir.
Bir yatırımcı piyasaya girmeden önce, hem hedeflediği projeye hem de genel olarak kripto alanına dair bu riskleri anlamalıdır.
Volatilite: Piyasa duyarlılığındaki ani değişiklikler, fiyatlarda sert ve ani dalgalanmalara yol açabilir. Kripto paraların birkaç yüz ya da binlerce dolar değer kaybetmesi alışılmadık bir durum değildir.
Regülasyon Eksikliği: Kripto paralar, şu an ne hükümetler ne de merkez bankaları tarafından tam anlamıyla düzenlenmiş değildir. Ancak son dönemde, emtia mı yoksa dijital para mı sayılmalı? gibi tartışmalar başlamıştır.
Anahtar Kaybı: Merkezi aracı kurumlara ihtiyaç duymaması, kriptoların avantajlarından biridir; ancak bu durum beraberinde farklı güvenlik sorunları getirir. Özel anahtarınızı kaybederseniz, cüzdanınıza erişimi ve içindeki tüm varlıklarınızı da kaybedersiniz. Ayrıca hack saldırıları, oltalama (phishing) girişimleri ve kötü niyetli yazılımlarla karşılaşma riski vardır. Bu tuzaklara özellikle yeni yatırımcılar daha kolay yakalanabilir.
Kripto para alım-satımında, borsalar üzerinden işlem yaparken dikkate alınması gereken üç önemli ücret faktörü vardır:
Ücret Tarifeleri: Banka transfer ücretleri, Madencilik (mining) ücretleri, Hesap bakım ücretleri, Spot işlem ücretleri, Kademeli işlem ücretleri
Coğrafi Kısıtlar (Konum): Bazı borsalar sadece belirli bölgelerde hizmet verir, çoğu borsa regüle değildir
Erişilebilirlik: Her borsada her coin bulunmayabilir
Kripto Para Borsalarında En Yaygın Ücretlendirme Modeli: Maker ve Taker Sistemi
Kripto para borsalarının en çok kullandığı ücretlendirme modeli, “market maker” (piyasa yapıcı) ve “market taker” (piyasa alıcı) adlı kademeli bir yapı üzerine kuruludur. Bu model, işlem hacmine göre kullanıcıları farklı seviyelere ayırır ve işlem hacminize bağlı olarak maker ve taker ücretleri belirlenir.
Market Maker, borsada kripto para satarak piyasayı oluşturan taraftır.
Market Taker ise, bu varlığı piyasadan satın alan kişidir.
Her iki taraf da işlem ücreti öder; ancak piyasa yapıcılar genellikle daha düşük komisyon öder.
Borsalardaki bu ücret tarifeleri, yüksek miktarlı ve sık işlem yapan yatırımcıları teşvik etmek için tasarlanmıştır.
Genellikle bir yatırımcının son 30 gündeki toplam işlem hacmi arttıkça, ödediği işlem ücretleri de azalır.
Kripto paralar giderek daha popüler hâle geliyor. Bu dünyadaki gelişmelere ayak uydurmak isteyenlerin günlük olarak piyasayı takip etmesi gerekiyor.
İster en temel haberler ister kripto para fiyatları olsun, hepsine CryptoDnes web sitesinden ulaşabilirsiniz.
Kripto para alım satımına başlamadan önce ihtiyacınız olan tüm bilgiler burada mevcut.
Her yatırımcı; kripto fiyat verileri, işlem hacimleri, token detayları, piyasa arzı ve fiyat grafiklerinden ücretsiz şekilde yararlanabilir.
CryptoDnes platformu, kolay anlaşılır gerçek zamanlı veriler sunar ve kullanıcı dostu bir deneyim sağlar.
Dijital dünyaya adım atmak için CryptoDnes ile tanışın ve kripto para yolculuğunuza hemen başlayın.